Vakit, sahip olduğumuz en değerli şey. Bunu söyleyince konu kilitleniyor gibi oluyor, farkındayız. Yeniden de şayet dinlerseniz, bu konuda söyleyeceklerimiz var.
Tamam belki o kadarını kazanmaya biraz daha var fakat ayda 10.000 TL‘den fazlasının duygusal manada refah getirmediği kanıtlandı! Başka bir deyişle anlayacağın, paranın mutluluk getirmediği artık tersini öne süremeyeceğimiz bir gerçek.
Bunun yanında, vakiti bol olanın daha mesut olduğu da ispat etti!
Eğer tarih bizim bildiğimiz gibi geliştiyse, en teknolojik devirde yaşıyoruz. Bir aktiviteden diğerine koşuyor, zorunluluklar zincirinde bir halkadan diğerine zıplıyoruz. Vakit üzerinde kontrol sahibi olmak artık her vakitkinden ehemmiyetli. Yoksa bunun bedelini mutsuzluk ve huzursuzlukla ödüyoruz.
Vakiti tutamayız (Kenan Doğulu da yapamamıştı) ama kimi kolay adımlar atarak elimizdekini daha randımanlı kullanabiliriz belki… Biz aklımıza gelenleri sıraladık, yapıp yapmamak size kalmış:
1- İstediklerini sepete, diğerlerini çöpe at.
Şu son haftana, ayına, hem de seneye şöyle bir bak… Vaktini en çok ne yaparak, kimlerle, nerede geçirdin? Peki hangi vakit diliminde harbiden oradaydın, o insanlarla beraber olmak senin tercihin miydi, yaptıklarını isteyerek mi yaptın? İstenmeyenleri bir kenara ayır, o takvimi bir temizle. Zira zaman ehemmiyet verdiğimiz şeylerin tek gerçek göstergesi, önemsizlere harcanmamalı.
2- Paraya değil zamana acı; zamanı paradan daha dikkatle harca.
Az önce de söylediğimiz gibi, zaman pek tabii nakittir ama zaman kolayca satın alınamayacak kadar değerlidir de. Para gelip gider ancak zamanı durdurup geri almanın olanağı yok.
3- Zamanının değerini kendin belirle.
Büroda veyahut okulda geçirdiğin bir saatin değerini sen belirlemiyorsun. Bir haftada gerçekten 40 saatin 40’ını da verimli mi geçirdin, sadece 4 saat mi gerçekten işe yaradın bilinmiyor. Bilsen de, hocana ya da patrona gidip “Bu haftaki emeğim daha değerliydi” deyip daha iyi not ya da daha çok para isteyemezsin. En azından okul ve büro dışındaki zamanının değerini kendin belirle, onu bu değeri kabul eden kişilere ver. Yaptığın her neyse, günü 8 saate bitirmesen da değerli olsun.
4- Daha sık “hayır” de.
Hayır demenin kötü söz söylemekle eş kabul edildiğini sananlar var. Hayır, hayır, onlar netlikle yanlış biliyor! Herkese, her öneriye ve her tasarıya evet dediğinde ayrılarak güç kaybı yaşadığını fark faktör gerek. Bir de şöyle bakmak gerekli; başkasına söylediğiniz her hayır, kendinize söylediğiniz bir evet.
5- Bir takım şeyleri otomatiğe al ki daha az şeye karar vermek zorunda olasın.
Günlük rutininin parçası olan bir takım şeyleri evvelce aldığın kararlar doğrultusunda yap. Obama’nın sadece lacivert ve gri takım giysilerinin olması sana bu konuda esin verebilir. Böylelikle küçük şeyler için bir de karar verme müddeti harcamak zorunda kalmazsın.
6- TV’ye daha az zaman ayır.
Belki hepimizin değil fakat televizyon hala birçoğumuzun hayatının tam ortasında duruyor. Günde vasati 5 saat televizyon izleyen bir ülkeyiz. Bu da bir yıl içinde bir 2,5 aya eşit geliyor. Yaptığın senelik tatilin müddetinin kaç katı, bir baksana! Bu zamanı başka şeylerle değerlendirmeye ne dersin?
7- Daha sık offline ol.
Okulda ya da işte bu pek olası olmayabilir ama hanedeyken, dışarıda arkadaşlarınla takılırken daimi e-mail’lerini ve sosyal medya hesaplarını kontrol etmesen sözgelişi? Her gün telefonunu yalnızca yarım saat bile elinden bıraksan kardır.
Teşekkürler güzel paylaşım olmuş.
Faydalı bir yazı olmuş tebrikler.
Faydalı bilgiler için teşekkürler.
Yazınız için teşekkür ederim. Benzer yazılar için takipteyim.